
Merhaba,
Koçluk vermek isteyen biri olarak tabii ki ilk blog yazım “Koçluk Nedir” üzerine olacaktı.
Sen de Google ile araştırma yapabilirsin; bununla beraber, burada okuyacakların benim açımdan bir bakış olacak.
İlk olarak, koçluk sağlıklı kişilere yapılır. Örneğin, nezle veya grip olduğun bir gün, bence görüşmeni ertelemelisin. Koçluk, iyi yapıldığında kişiyi kendi içsel yolculuğuna çıkartan yoğun bir çalışmadır. Kısacası, dinlenmen gerektiğinde dinlenmelisin. Zihnen, aklen ve ruhsal olarak dengede olan kişilere koçluk yapılır.
Öncelikle bir kimya görüşmesi yaparsın ki bu adım çok önemlidir; güvenin kurulduğu basamaktır. Güvenin olmadığı alanda koçluk yapılmaz. Gizlilik esastır.
En son söyleyeceğimi en başta söyleyeyim: Koçlukta saklı sır: “dinlemektir”.
Koç öyle bir dinler ki, söylenmeyeni de duyar. Bir ayna misali yansıttığında, işte orada koçluk sanatı başlamış demektir. Ben koçluğu bir dansa benzetiyorum. Yöneten müşteridir, eşlik edense koçtur. Sen nereye gidersen o da oraya gider. Hızlan dersen hızlanır, yavaşlamak istersen yavaşlar.
Koçluk aldığında önce farkındalık gelişir. Konun her ne ise (ki konu yoksa koçluk olmaz), daha önce görmediğin bir şekilde görme fırsatı elde edersin. Sıkışıp kalmış hissettiğin konuda adeta duvarlar yıkılır ve önünde seçenekler belirir. Özgürlüğün sesini duymaktır koçluk.
Farkındalık, bakış açısı ve derinleşme gelir ardından. Konuyu öyle yüzeysel bırakmaz, daha derinlere iner; varsayımlar, inatçı tutumlar, inançlar çıkar ortaya.
Dışarıya bakan gözler içeriye döner, o yüzden koçluk almak cesur bir adımdır. Koçun sana ayna olur. Nelerin senin elinde olduğunu, nelerin ise kontrolün dışında olduğunu fark edersin. Önyargılarını, düşüncelerini, inançlarını, tutumlarını, değerlerini, güçlü yanlarını duyarsın. Değerini fark edersin. Benzersizliğini, yaratıcılığını, kendi çözümlerini bulursun.
Bazen ağlar, bazen gülersin. Oyun, koçluğun bir parçasıdır; duygular ise oyunun rengidir.
Ne dersin nasıl geldi kulağına. Ben “cesaretini topal gel” derim.
Sağlıkla kalın